Ben bu günlere kolay gelmedim ki. Her zaman kendimle savaştım, sonra kendime teslim olmayı tasavvufu öğrendim. Her kendimden nefret ettiğim gecenin sabahında kendime sarılarak güne başladım. Kendimi herkesten daha çok sevdim. Kendim gibi olan insanları çevreme dahil ettim. Onlarla bir arada olmak, evrenin bana verdiği en büyük hediyesi. Çok emek var, şu an meyvesini yiyorum.
Bu meyve gözyaşlarıyla sulandı, sessiz çığlıklarla büyüdü. Nice gece vardı, yalnızlığın bile beni terk ettiğini sandığım… Ama her defasında içimde bir ışık yandı. Küçücük, titrek ama beni yeniden hayata bağlayan bir kıvılcım.
Kendimle yüzleşmekten korkmadım. Karanlık yanlarımı saklamak yerine sarıldım onlara. Çünkü biliyordum ki, ışık da karanlığın içinden doğar. Kırıldığım yerlerden güçlendim, incindiğim yerlerden kök saldım.
Kendime dost oldum. Sessizce konuştuğum, ama en derinden duyduğum dost. Artık başkasının değil, kendi gözümde değerliyim. Ve bu fark ediş, bana en büyük özgürlüğü verdi.
Şimdi hayatımda olan her şey, içsel emeğimin yansıması. Huzur, sevgi, bağ, hepsi içimde filizlendi önce. Şimdi dışımda çiçek açıyor.
Ve biliyorum, yol uzun.. ama artık yolda yalnız değilim. Çünkü ben varım.